Ah, bu ne adi Gerdün, üzerinde paramparça bitap kalır hissim, sessizim... Ben yaşamsızım, sana duyduğum sevgim dehr... Sen bana artık olsan da dehri, bak yine karşındayım. Adım, gölgem, kokum, kendimden eksiğim... 12 masumun katlini vacip görenin sağ koluyum. Duvarların, odaların , taş blokların arasından sızan çığlığım... Katlin yapıldığı ipin gölgesiyim. Bin bir bilmecem var devlet erkanına ihanet eden  adamın oğluyum. Binlerce suikastim, binlerce entrikam var. İstemezsem ölümü, azraili kandırırım... Ah... Bu ne acı Gerdün... Defterime yazar satırlarca, kelimeleri süslerim. Sen benim karşımda artık olmasan dahi mah-ru ben her karanlık çöktüğünde kafamı yukarı kaldırırım. Yüzüme yansır ışığın. Işığından ruhuma giren binlerce nota, binlerce öykü, binlerce şiir...Sana duyduğum sevginin üzerinden katliamlar geçer. Masumlar ölür. Kahramanlar kalleş olanlardır. Cesurlar hendeklere saklanırlar, çocuklar annelerinin eteklerinin altına.... Çok fazla sildim sol yanağımı. Acıdan çehreme dökülenlerdir bunlar. Çok anlattım sana kendimi, çok defa yazdım sildim, karaladım, yırttım, atamadım. Sesin titrerdi, sokaklara mevsimler yağardı, o mevsimlerin içinde zaman eğilir, bükülür, kırılır algılayabileceğin her yere cam kırıkları gibi saçılırdı. Üzerine bastığımda akan kanımdan , yaramdan sızandır bunlar. Ben zamansızım. Sen oğul, sen sevgili, sen yunusun varamadığı o dergahsın. Bakarsın ama göremezin, beni arar bulamazsın, kınından kan damlasa beni korkutamazsın...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

WALL/1840

1058 -Dün- Hekate-

H-A-T-H-O-R