Kayıtlar

2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
        Her şey kozmik bir ritim ile dönüp dururken, ruhum ve bedenimin çürümüş bir halat gibi birbirinden kopması an meseleydi.Bilirdim. O zamanlar bir şeyleri bilmek benim için eski bir anıyı anımsamak gibiydi. Hiç zorluk çekmez lakin her bilgelik gibi ızdırap çekerdim. Verandanın ötesinden görürdüm yıldızlarımı, rüzgarı cehennemimin çatısından hissederdim. Bir sevdaya dokunur gibi dokunurdum tenine, eski bir kitabın sayfalarına dokunmak kadar narin ve dikkatlice.  Resmini çizerdim parşömenlere. Parkelerin tozunu almaz, adımlarını sayardım. Bütün yalnızlık bu kalabalıkla dolmuşçasına kıpırdayamazdım. Yürüyemez, konuşamaz,giyinemez ve okuyamazdım.Yüzüm kızarır, boynum titrer dudaklarım bir harnup olur zehirlerdi dilimi. İşte o an konuşamazdım. Bilirdim. O zamanlar bir şeyleri bilmek parmaklarımı sayılarla örüntülemek gibiydi benim için. Hiç zorluk çekmez lakin çıkarlarını hesaplayan herkes gibi gıpta ile  dolardım. Kibir göğsümden zihnime kadar sarkarken uyandığım bütün yataklarda, bo
     Ey gökyüzü nedir bu kadar talihsiz gelen?       Ey aşkın harab ettiği zihnim, Ey hatası makul olmayan dili zehir zemberek saçan,     Nedir susmak ?     Anlamaz kalbim, dilim çözülmez. Ey yüreği dinsiz,bayraksız bedenim,     Ey varlığı bir yokluk kadar kor,     Açlık çekmek gibi, kusmak gibi tüm maddiyatı, düşmek gibi öyle çıkmak teninden,     Söyle nedir susmak ?          Hatırlamak bütün deliliği zaman zaman,      Hataları haykırmak, yeryüzü sevdanın yüzü olmuşcasına kana kana içmek aşkı,      Ey hatırlamak..  Tüm bu tabiatı avuçlarına sığdırmak,      Ellerinden kor menekşeler eksilmeyen, gamzesi acıklı hikayesi sessizlik olan,      Söyle bana nedir susmak ?     Kırılan bir boyun gibi sallanır yüzün boş saksılarda,     Pencere pervazlarına kurutulmuş hayallerinden saklarsın     Her şeyi bilir lakin her şeyden korkarsın,     Ey hırkası yalnızlık kokan,     Sarılırken ürktüğüm, düştüğüm zaman zaman     Söyle bana nicedir bu susmak ?      Ey güneşi tenime küstüren, geceyi üstüme giy

22.30

                 Ben seni çok sevdim Lidya. Bütün şehirler akan nehirler gibi geçip giderdi hücremden. Bu duvarların ardında özgürlüğü hayal etmek gibi sevdim. Öyle bağlı  öyle mayhoş. Çehreme inen bir tokat gibi sarsıldım tüm uykulardan, tüm rüyalardan küs kalktım. Tüm açık denizlerde boğuldum Lidya. Tüm dalgalar güçlü benden. Beni sırtımdan çekiçleyip yere yapıştırdılar. Alnımdan çivileyip betona vurdular. Duvarlarda el izlerim kaldı. İçimde derin acılar, o acıların bıktırdığı organlarım. Hiç bitmeyen baş ağrılarım . Sana yolladığım tüm güller diken oldu parçaladı avuçlarımı. Sokaklarda yürürken çöp konteynırlarına tekmeler attım. Kedilerin dizlerine yattım. Hiç okşanmıyor diye saçlarımı kökünden kazıttım. Her şey bittiği yerden başlar Lidya. Herkes düştüğü yerden kalkar derler oysa ben  ayaklarımı bulamıyorum.. Daracık balkonumda çelimsiz bir kardan adam yaparken hayatımın en mutlu gününün o gün olacağını bilseydim eğer durdururdum bütün yaşlarımı. Soğuk salonumdan taşınmazdım.

GÜN

                    Hayatım alt üst oldu. Ama altı üstünden daha çok güç verdi bana. Aşık oldum bir hiçe. Kendimi sevmeyi öğrendim lakin şu günlerde her şey olması gerektiğinden daha çok zorluyor zihnimi. Kendimi aldattım, kendim ile. Okumayı öğrendim,yeniden. İçimde ne kadar sır varsa kustum. İçtim, bir daha kustum.  Her şey değişti, ancak hiç bir şey değişmedi. İçimde sürekli kendini değersiz gören bir parçaya kendini sevmeyi öğretmeye çalışırken epey zorlandım. Nefes aldım, tekrar.. Lakin boğuldum. Boğuştum  çok sevdim, hep nefret ettim. Bu hiç değişmedi işte. Ne istersem onu gördüm ne baktıysam o. Evet her şey artık sıradan, sadece ağlamaktayım. Susuyorum, konuşmak bile işlevini kaybetmişken sana kendimi nasıl anlatayım. Yazıyorum işte. Tam şuan. Masanın sağında kahvem solunda bir bardak su. Tasavvufu öğrendim,sevdim, tekrar öğrendim. Güzeldi, çabuk bitti. Evet ilgimi kaybettim. Sadece sana karşı değil herkese karşı. Boş gözlerle bakan herkese karşı. Anlamıyorsan anlamı yok der